MALİYE BAKANININ AV. KANUNUN 35/3.MD. İLE İLGİLİ YAPTIĞI TALİHSİZ AÇIKLAMA KABUL EDİLEMEZ

23.06.2013 günlü gazetelerde Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK'in Anonim Şirketler'de (A.Ş.) Avukat Bulundurma Zorunluluğu'nun yanlış bir uygulama olduğu, bu uygulamanın zamanında 'belli bir meslek erbabının bastırmasıyla Mecliste kabul edilmiş bir düzenleme olduğu, bu nedenle şirketlerin üzerindeki yükün kaldırılmasına' dair beyanı, son derece talihsiz bir açıklama olmuştur.
Avukatlık Yasası'nın 35. Maddesinin 3. fıkrası Türk Ticaret Yasası'nın 272. maddesinde öngörülen esas sermaye miktarının 5 katı veya daha fazla sermayesi bulunan A.Ş.'ler ile üye sayısı 100 veya daha fazla olan Yapı Kooperatifleri'ne sözleşmeli bir avukat bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Sanayi dünyasında bu zorunluluktan ötürü sürekli bir yakınma vardır. Aslında değerlendirilmesi gereken sanayi dünyasının hukuka bakışıdır.
A. Ş.'ler Türkiye'nin en önemli iktisadi ve sosyal kurumları arasında yer almaktadır. Ülkemizin kalkınmasında pay sahibi ve yararlı hizmetleri olan müesseselerdir. Sermayeleri büyük olan A.Ş'lerin bünyelerinde barındırdıkları farklı çıkarlar arasında denge kurulabilmesi ve bu şirket türüne olan güvenin kırılmaması için, kârlılık ve çağdaş işletmecilik esaslarına uygun olarak verimli bir şekilde çalıştırılmaları büyük önem taşımaktadır. Çünkü, A.Ş'lerin çok sayıda ortağı ilgilendiren faaliyetleri bulunmaktadır. Her işin başlangıcından itibaren, her türlü işlemin hukuki uyuşmazlığa yol açmayacak bir şekilde sağlam hukuki temele oturtulması gerekmektedir. Bu düzenleme ile hukuki ilişki kurulurken gerekli özen ve dikkatin gösterilmesi ile birlikte zorunlu avukatın bulundurulması ve avukatın hukuki desteğinden yararlanılarak uyuşmazlıklara neden olunmaması amaçlanmıştır. İşin özü; diş çürümeden ve dişi kaybetmeden önce ne yapılacağının belirlenmesi gibi bir hizmet sunulmaktadır.
A.Ş.'lerde Avukat Bulundurma Zorunluluğunun, Anayasa'nın çeşitli maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla bu düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidilmişse de Anayasa Mahkemesi 30.06.2011 Gün ve 2010/10 Esas-2011/110 Karar Sayılı Kararı ile bu düzenlemenin Anayasa'ya aykırılık taşımadığı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar vermiştir.
Anayasa'nın 153/ son maddesi "Anayasa Mahkemesi kararları; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar" şeklinde düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında hukuk devleti olduğu da belirtilmiştir. Yönetenlerin de açıklık, hesap verilebilirlik içerisinde hukukla bağlı olmalarını gerektiren bir durumdur. Her ne kadar Maliye Bakanı şahsi görüşünü açıkladığını beyan etmişse de Yüksek Yargı'nın kararının kendisini de bağladığını unutmamalıdır.
Son zamanlarda açıklanan yargı paketleri, yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları ile Avukatlık mesleğinin alanı her geçen gün daraltılmakta, avukatların vekâlet ücretlerine bile göz dikilmiştir. En son kamulaştırmasız el atma davalarında nisbi vekâlet ücreti, maktu vekâlet ücretine dönüştürülmüştür. Yapılacak olan Avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılması değil, yurttaşın hak arayışı ve adalete erişimindeki sesi olan savunmanın daha da güçlendirilerek, hukuki yardım alanının daha da genişletilmesidir.
Kamuoyuna saygıyla sunarız.
 
Av. Rıza ÖZTEKİN
Eskişehir Barosu Başkanı
Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım