26.07.2013 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASI

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ  SAVUNMAK VE KORUMAK GÖREV VE SORUMLULUĞUMUZ  KAPSAMINDA   YAŞANAN HUKUKSUZLUKLARA KARŞI BASIN AÇIKLAMASI

SİLİVRİ MAHKEMELERİ HUKUKA MEYDAN OKUMAKTA VE DİRENMEKTEDİR

Kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen davada Anayasa Mahkemesinin  tutukluluk sürelerinin 2 kat uygulanmasına dair hükmü iptalinden sonra Mahkemelerin  artık bir zorunluluk haline gelen tahliye kararı  vermemesi nedeniyle  dosya avukatlarının yaptığı tahliye başvurularının  reddi ve bu karara  14. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itirazların reddi kararları  hukuk tanımazlıktır,keyfiliktir. Birleşmiş Milletlerin ilgili birimleri ,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Dünya Kamuoyu dahi artık yeter derken  hukuku hiçe saymak gerçekten bir keyfiliktir.Anayasa Mahkemesi kararı olmasa da  kuvvetli suç şüphesinin ve kaçma tehlikesinin bulunmaması nedeniyle Adli Kontrol hükümleri ile  tahliyeler verilebilirdi. Silivri Mahkemeleri hukuka meydan okumakta ve hukuka direnmektedir. Anayasa Mahkemesinin  iptal hükmünün  1 yıl sonra yürürlüğe gireceğine dair kararı da ayrı bir hukuksuzluktur. Ama aslolan  Anayasa Mahkemesinin tespitidir.Bu tespitin gereği yapılmalı, özgürlükler  ertelenmemelidir.Kimseye tutukluluğunuz hukuka aykırı ama 1 yıl daha katlanın diyemeyiz.  

YARGITAY " BURADA HAKİMLER VAR " DİYECEK Mİ?

Kamuoyunda Balyoz olarak bilinen davanın Yargıtay'daki duruşması devam ediyor. Fezlekelerin büyük oranda iddianameye, yine büyük oranda iddianamelerin esas hakkında mütalaaya ve maalesef karara yansıdığı davada tebliğname  de aynı kapsamdadır, bu sebeple hukuk adına  hiçbir umudumuz kalmamıştır. Delillerinin neredeyse tamamı  her zaman herkesin  rahatlıkla oluşturabileceği digital  verilere dayalı olan davada Yargıtay'ın "burada hakimler var, hukuk var,adalet var " diyeceğini düşünmüyoruz, ama umut ediyoruz.

GEZİ  DİRENİŞİNDEKİ  BARIŞÇIL EYLEMCİLERE KARŞI   SİVİL POLİSLERİN SOPA  KULLANDIĞI  KABUL EDİLMİŞTİR.

İçişleri Bakanının kamuoyuna yansıyan  genelgesinde çok önemli satırbaşları var.  Genelgede Polise  " sopa  gibi mevzuata aykırı materyallerle müdahale etmeyin". Demekki    Polis sopa kullanmış,  elbette sopa kullananlar da üniformalı değil, sivil polisler.  Sormak gerekir Polisler  durup dururken sivil olarak giyinelim , elimize de sopa  alalım ve  eylemcilere böyle müdahale edelim der mi ? O  İldeki üst düzey Emniyet  Müdürlerinin /Amirlerin  en önemlisi Vali'nin bilgi ve izni olmadan hangi Polis ya da Polisler bu davranışa girerler?  Eskişehir ölçeğinde Ali İsmail KORKMAZ olayında  kamuoyuna yansıyan kamera görüntülerinde sivil giyimli  kişilerin elinde  sopa vardır ,en önemlisi görüntülerde sadece Emniyette bulunduğu  iddia edilen  gaz maskesi takan kişiler de  vardır, bunlar İç İşleri Bakanının  bahsettiği  polisler mi dir? Eğer böyleyse bu polisler kimdir ve bunları kim görevlendirmiştir? Bu soruların muhatabı bellidir , eğer doğru olarak  cevaplanıp gereği de yapılmazsa sorumlular kamuoyu vicdanında mahkum edileceklerdir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz : Eskişehir Barosu  Ali İsmail KORKMAZ dosyasında maddi gerçeğe ulaşana kadar mücadele edecektir. 

AÇILIM ,BARIŞ SÜRECİ  BÖLÜNMEYİ  GETİRMİŞTİR

Bir ülkenin herhangi bir bölgesinde  egemenlik yetkiniz askıya alınmışsa, barış süreci diyerek birlikte çeşitli  pazarlıklar  yapılan  zihniyetin uzantıları  kendi yürütmesini, yargısını, maliyesini hatta ordusunu kuruyorsa bunun  adı de facto bir devlettir ve  ülkemizin bir kısmının bölünmesidir. Ama iktidar sahiplerinin  gücü bunlara değil masum gezi direnişçilerine, Türk bayrağı taşıyanlara, tencere-tava çalanlara yetmektedir.Başbakan  gezi direnişinde ölen eylemcilerle ilgili "polise şiddet uygularken ölenler" diyebilmiştir. Ülkenin fiilen bölünmesinin sorumluları bellidir ve sorumluluk varsa   mutlaka  gereği yapılacaktır. Çünkü Anayasa'da "üniter devlet" diyor.Bunun aksine olan tüm işlem ve eylemler de TCK'da suç olarak düzenlenmiştir.

"FAŞİZME KARŞI BİRLEŞMEYENLER , FAŞİZMİN ZİNDANLARINDA BULUŞURLAR " (Bertolt Brecht)   

Defalarca yaşadığımız sürecin  faşizm hatta teokratik faşizm olduğunu belirtmiştik.Muhalif olan ya da öyle algılanan herkes istinasız   hedef alınmaktadır. Gezi direnişini başlattığı iddiası ile TMMOB  hedef seçilmiş ve  bir gece yarısı   operasyonuyla en  önemli ekonomik kaynakları yok edilmiştir. En son  insanlık adına takdir edilen bir davranış sergileyen Divan Oteli görevlilerinin bu eylemi nedeniyle Koç grubu hedef alınmış ve inceleme adı altında baskınlar düzenlenmiştir. Bunların hiç biri tesadüf değildir. Rövanşist uygulamanın da  biteceğini zannetmiyoruz. Faşizm artık zirve yapmıştır. Hukuk Devletinin olduğu yerde bunlar olamaz.Hukuk Devletinin olmadığı yerde  de Polis Devleti vardır.   İktidar ileri demokrasi diyordu, başaramadı ,ama faşizmin ilerisini başardı. Fakat olayların buralara kadar geleceği yıllar öncesinden belliydi, yapılan uyarıları kimse ciddiye almadı.  Bertolt Brecht'in  " Faşizme karşı birleşmeyenler , faşizmin zindanlarında buluşurlar " sözünü hatırlatıyor,  saygılarımızı sunuyoruz.

Av.Rıza ÖZTEKİN

ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI 

Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım